Kaygı genellikle çocukluk ve ergenliğin normal bir parçasıdır, ancak günlük kaygı ile kronik kaygı arasında bir fark vardır. Ayrımları anlayarak çocuğunuzun semptomlarını etkili bir şekilde yönetmesine yardımcı olabilirsiniz.

ÇOCUKLARDA VE GENÇLERDE KAYGIYI ANLAMAK

     Ebeveynler, çocuklarının hayatında zorluklara karşılaştıklarında sağlıklı, vie dirençli olmalarını istemektedirler. Günlük talepler ve ebeveynlik sorumlulukları söz konusu olduğunda bunu söylemek yapmaktan genellikle daha kolaydır. Kaygı çocuklarda, ergenlerde ve gençlerde sıklıkla gelişimin farklı aşamalarında yaşanan yaygın bir sorundur. Anksiyete bozuklukları ilk olarak dört ila sekiz yaş arasındaki çocuklarda teşhis edilebiliyorken her dört ila beş ergenden birinin kaygı bozukluğuna bağlı ciddi bir probleme sahip olduğu da görülmüştür.

    Çocuğunuzun kaygısıyla baş etmek ebeveyn olarak sizin için zor bir durum olsa da iyi haber şu ki kaygı oldukça tedavi edilebilir bir durumdur. Çocuğunuza yardım etmek için yapabileceğiniz çok şey var. Çocuğunuzun kaygısını aşacağını varsaymak yerine, mümkün olan en kısa sürede çocuğunuzun belirtileriyle başa çıkmasına ve etrafındaki dünyayı nasıl gördüğünün kontrolünü yeniden kazanmasına yardımcı olacak adımlar atmaya başlamak daha iyidir.

ÇOCUKLARDA VE GENÇLERDE KAYGI BELİRTİLERİ

    Anksiyete belirtileri önemli ölçüde değişiklik gösterir, çocuklarda ve ergenlerde sıklıkla teşhis edilmez. Çocuklarda anksiyete bozuklukları sinirlilik,aşırı endişe, utangaçlık, uyku sorunları ve/veya baş ağrısı, sindirim sorunları gibi fiziksel semptomlarla karakterize edilir.

   Çocuklar çevrelerindeki dünyada olup bitenlerden büyük ölçüde etkilenirler. Kendilerini tükenmiş ve başkalarından izole edilmiş hissedebilirler, ayrıca korkabilirler veya utanç duyabilirler. Kaygılı çocuklar arkadaş edinmekte veya diğer sosyal aktivitelere katılmakta da zorluk yaşayabilirler.

Çocuklarda en sık görülen belirtiler arasında şunlar yer alır:

  • Konsantrasyon zorluğu
  • Uyku veya kabuslarla ilgili sorunlar
  • Öfke nöbetleri veya öfke sorunları yaşamak
  • Gergin veya huzursuz olmak
  • Sık sık ağlama dönemleri
  • Sık sık kendini iyi hissetmediğinden şikayet etmek

ÇOCUKLARDA KAYGI NEDENLERİ

     Çocukların kaygılı olmasının birçok nedeni vardır. Anksiyete bozuklukları çevresel ve biyolojik faktörlerin birleşiminden kaynaklanmaktadır. Kaygı genellikle aileden geçer ve kızlarda erkeklerden daha yaygındır. Anksiyete bozuklukları , yaygın anksiyete bozukluğu (GAD) , obsesif kompulsif bozukluk (OKB) , panik bozukluğu , travma sonrası stres bozukluğu (PTSD), sosyal anksiyete bozukluğu ve diğer spesifik fobiler dahil olmak üzere çeşitli zihinsel sağlık sorunlarını kapsar . Bazı çocuklarda evden uzakta kalma korkusu ve sıkıntısı ile birlikte ayrılık kaygısı da görülür.

     Çocuklar ve ergenler aynı anda birden fazla kaygı türüne sahip olabilirler. Çocuklarda en sık görülen üç kaygı türü; ayrılık kaygısı, sosyal kaygı ve genel kaygıdır.

    Anksiyete bozukluğunun başlangıcı genellikle yaşamlarındaki ani değişiklikler, okuldaki zorluklar, olgunluk seviyelerinin ötesinde ek sorumluluklar almak, aile durumlarından kaynaklanan stres veya zorbalığa maruz kalma veya diğer şiddet biçimleri de dahil olmak üzere travmatik deneyimler gibi stresli olaylarla tetiklenir.

ÇOCUKLUK KAYGISINDA SOSYAL MEDYANIN ROLÜ

    Özellikle ergenler ve gençler, akıllı telefonlarında arkadaşlarına mesaj göndererek Instagram, Facebook, Snapchat ve Twitter hesaplarıyla etkileşimde bulunarak sayısız saatler harcıyorlar. Gün boyu sosyal medya bildirimleri almak, kendileri hakkındaki düşünce ve duygularını etkileyebilir. Bazı açılardan bu keyifli ve olumlu bir deneyim olabilir, ancak diğer açılardan kaygıyı, izolasyon ve depresyon duygularını da artırabilir.

    Sosyal medya, çocukların ve gençlerin bağlantıda kalmasına ve arkadaşlarıyla ve aileleriyle daha yakın bağlar kurmasına yardımcı olabilirken, aynı zamanda zorbalığı teşvik edebilir ve öz imajı ve öz saygıyı olumsuz yönde etkileyebilir.

ÇOCUĞUNUZA KAYGI KONUSUNDA YARDIM ETMEK İÇİN

İPUCU 1: KAYGILARINA DOĞRU ŞEKİLDE YANIT VERİN

    Bu sezgisel görünebilir, ancak kaygısı olan bir çocukla ilgilenen bir ebeveyn olarak mümkün olduğunca sakin ve umutlu kalmanız önemlidir. Çocuğunuzun düşüncelerine ve davranışlarına yanıt verme şekliniz, onların başa çıkma becerileri üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir.

Çocuğunuzla endişeleri hakkında konuşun

   Endişeleriyle ilgili duygularını ifade etmelerini isteyerek çocuğunuzla bir sohbet başlatın. Bir çocuğa endişelenmemesini veya sorunları hakkında düşünmeyi bırakmasını söylemek, ne destekleyici ne de onaylayıcıdır. Çocuğunuza korkmasının normal olduğu konusunda güvence vermeniz ve bu yolun her adımında ona yardım etmek için orada olacağınızı vurgulamanız daha iyidir.

İlgi ve anlayış gösterin

   Teşvik ve şefkatin ifade edilmesi, uygulanabilir çözümler bulmak için işbirlikçi bir yaklaşımla bir araya getirildiğinde güçlü bir araç olabilir. Araştırmalar anne empatisinin çocuklarda sıkıntıyı hafifletmede önemli bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor.

Destekleyici olun ancak kontrol etmeyin

     Önemli olan, çocuğunuzun kaygısını yönetmesine yardımcı olmak, ancak onu ortadan kaldırmak için aşırı korumacı olmamaktır. Dikkatle dinleyerek ve empati kurarak zaten büyük bir destek sağlıyorsunuz.

Çocuğunuzun başa çıkma becerilerini geliştirin

    Çocuğunuzun kaygı tetikleyicilerinden kaçınmak yerine, etkili başa çıkma stratejileri geliştirmelerine yardımcı olabilirsiniz. Sık sık olumlu geri bildirim vermek, çocuğunuzun daha yetenekli ve kendine güvenli hissetmesini teşvik edecektir. Hem gerçekçi hem de ulaşılabilir küçük hedefler belirleyin. Bir hedefe her ulaştığınızda, “Durumu ele alma şekliniz ve kaygınızın üstesinden gelme şeklinizle gurur duyuyorum” diyebilirsiniz.

İPUCU 2: ÇOCUĞUNUZA OLUMLU BİR ROL MODEL OLUN

   Çocuğunuz size saygı duyuyor, onlara stres ve kaygıyı nasıl yöneteceklerini gösterme konusunda rehberliğinize ihtiyaç duyuyor. Hayal kırıklığıyla başa çıkma ve öfkeyi ifade etme şekliniz bunun en iyi örneğidir. Sorunlarla ve zorlu durumlarla uğraşırken mümkün olduğunca sakin ve sabırlı kalmaya çalışın. Konuşma şekliniz ve ne hakkında konuştuğunuz, zorlu bir gencin bile değerleri ve davranışları üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir.

      Yeterli uyku alarak, düzenli egzersiz yaparak ve sağlıklı beslenerek kendilerine bakan ebeveynler, çocuklarını da aynı şeyi yapmaya teşvik edebilir.  Ancak kendi bedeniniz hakkında olumsuz yorumlar yapmaktan kaçının çünkü bu, öz imajınızın bozulmasına ve vücudunuzun utanmasına neden olabilir.

İPUCU 3: ÇOCUĞUNUZLA RAHATLAMA TEKNİKLERİNİ UYGULAYIN

     Çocuğunuza derin nefes alma veya meditasyon egzersizleri yapmayı teklif edin . Bu onların nasıl hissettiklerini anlayacak ve birlikte deneyebileceğiniz proaktif rahatlama stratejileri sağlayacaktır. Çocuklar kaygılı olduklarında nefesleri genellikle sığlaşır. Çocuğunuzun bir elini göğsüne, diğerini karnına koyduğu derin göbek nefesini deneyebilirsiniz. Nefes aldıklarında karınları genişlemeli, nefes verdiklerinde ise karınları kasılmalıdır.

İPUCU 4: İYİ UYKU HİJYENİNİ TEŞVİK EDİN

    Kaygılı çocuklar sıklıkla uyku sorunu yaşadıklarından öngörülebilir ve rahatlatıcı bir uyku rutini oluşturmak çok önemlidir. Düzenli bir uyku programı belirleyin, egzersizi ve yatma saatine yakın ışığa maruz kalmayı azaltın ve kafeinden kaçının .

   Çocuğunuzun yatmadan önce kendini rahat ve güvende hissetmesini sağlayın ve uykuya dalmasına yardımcı olacak dikkat dağıtıcı unsurları en aza indirin. Yatak odaları serin, sessiz ve rahat olmaları önemlidir. Bilgisayarlarda, telefonlarda, televizyonlarda veya video oyunlarında geçirilen ekran süresi yatmadan en az bir saat önce kısaltılmalıdır. Bu, çocuğunuza kitap okumak veya yumuşak, sakinleştirici müzik dinlemek için ideal bir zamandır. Küçük bir çocuk, gece lambası açıkken veya kendisini rahatlatacak bir peluş hayvana veya yumuşak bir battaniyeye sahip olduğunda kendini daha güvende hissedebilir.

 

Write a comment