“Başlangıç” anneyle mutlu ilişkinin temellerinin atılmasıdır. Sonraki yaşam boyunca hissedilen ve deneyimlenen şeylerin temelinde bu ilişki yatar.

  Bebek, doğmadan önce anne karnında kendisini ayrı bir varlık olarak algılamaktansa annesi ile birlik içinde hisseder. Doğduktan sonra ise karşılaştığı ilk şey anne memesidir. Meme ile bu birlik hissini deneyimlemeye devam eder ve hala kendisini annesinin bir uzantısı olarak algılar.

  Yaşamın ilk evrelerinde çocuklar anneleriyle ya da birincil bakım verenleri ile bağımlılık ve sevgi deneyimlerler. Aralarında oluşan bağın şekline göre çocuk güvenlik ihtiyacına yönelik algısını belirler ve bu sayede hayatta kalmaya devam eder.

  Bu ilişkinin temelinde annenin bebeğe nasıl davrandığı yatmaktadır. Anne, bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşıladığı takdirde bebek kendisini tüm güçlü bir şekilde hisseder. Yani bu şu demektir; bebek kendini dünyanın mutlak hakimi olarak algılar. Ancak zamanla anne bu ihtiyaçları anında yerine getirememeye başladığında bebek annesinin bir uzantısı olmadığını fark eder. Bu farkındalık süreci ise yavaş yavaş yaşanmalıdır çünkü bu sayede çocuk kendisine sağlıklı bir kendilik oluşturacaktır.

  Bu konuda İngiliz psikanalist D. Winnicott “yeterince iyi annelik” kavramını tanımlar. Bu da bebeğin tüm isteklerini koşulsuzca karşılayan bir annedense ihtiyaçlarını yeterli bir şekilde karşılayan anneyi temsil eder. Bunun içim mükemmel olmaya gerek yoktur. Bu sayede çocuk makul düzeyde yoksunluk yaşayacak ve ertelemeyi öğrenerek kendi çabaları ile bir şeyler üretmeye, yaratıcı olmaya, baş etme yolları geliştirmeye başlayacaktır. Bunların tümü bebeğin bireyselleşmesine olanak sağlayıp özgüveninin gelişmesine yardımcı olacaktır.

  Anne, yeterince iyi şekilde davrandığında çocuk geçiş nesneleri kullanmaya başlayacak ve anne ya da anne memesi yerine yeni bir nesne tayin edecektir. Bunlar; ayıcık, oyuncak bebek, battaniye gibi şeyler olabilmektedir. Ne olacağını kendisi seçerek kabul eder ve kendi kontrolü altında olan bir nesne sağlamış olur.

  Tüm bunların şekillendirdiği çocukluk döneminde yaşanan sevgi ve kıskançlık duyguları yetişkinlik dönemine aktarılarak kendisini gösterir ve ilişkilere yansır. Yetişkinlikteki davranışlar, beklentiler ve duygusal tepkiler hepsiyle birlikte şekillenir. Sağlıklı bir kendilik oluşturulmuş ve bireyselleşme sağlanmışsa bağımlı ilişkilerin yaşanmasına ihtiyaç kalmayacaktır.

Write a comment